UYKUSUZ KADIN!!
1 sayfadaki 1 sayfası
UYKUSUZ KADIN!!
UYKUSUZ KADIN!!
Bilinmez yollara salındı çocuk yanı...
Hayatın sırlarına kostu kadın!
Bütün iklimlerini hayatın, içinde barındırdı ve acıya kızıl gül açtı dalları, yüreğindeki sancıların...
Drüstlük ve temizlikle arınmalıydı ki temiz olmalıydı yarınları.
Ki uzak durmalıydı kızıl gecelerden ve unutmamalıydı namusu arı...
Her rengini aşk´ın ve sevda´nın tanımalıydı, lakin tek olmalıydı yolu...
Çoktan öğrenmişti sadece pembe değildi rengi aşkın.
Ve dahi bilmeliydi bütün gizlerini yaşamın ve sevdanın.
Karar verdi ve kaprislerine yürüdü hayatın kadın!..
Gününde asla tutulmadı, ona verilen sözler...Hep bekledi...
Yarınlara verilen sözlere bağladı umutlarını...
Doymalıydı yanı-başındakı hayata, tüm hüzün salkımı gecelerine ragmen yaşamının.
Aldırmadan satılmışlığına iblise kadınlığının!..
Yaşamalıydı tüm med-cezirlerini, al takke ver külah dünyanın..
Uğurlarında binlerce defa öldü sevdiklerinin...
Sevdikleri ise sadece yansımasıydı satıldığı hayatın...
Hiç acısını cekmediler, gerekli olduklarında yanında olmadıkları,
olamadıkları yalnızlığa doğan kadının ve söz de "var-oluşlarıyla" övündüler kaybolmuşluklarının...
Defteri ve kalemiydi en iyi dostları, azda olsa arada sırada, bir-seyler karalardı.
Aylardır şarkılardan şiirlerden uzaktı.
Haddinden fazla ağırlaşmıştı, o gün narin başı...
Cesaretsizlikten değildi, kaleminden kara kaplı, defterinden bu kaçışı...
Yazacakları yıllardır, yüreğinde sakladıklarıydı, onca ezayı bir çırpıda karalamak kolaymıydı?
öyle ya, can yangınlarını koyacaktı ortaya ve kayıp yıllarının hesabını soracaktı..
__Ahh o ince yürek labirentlerinde yatan, can yangınlarım! Dedi halsiz, yorgun ve uykuya hasret sesiyle!
__Bu değme felek halimden bir çıkarsam, söylenmemiş nice figan kelamım yazarım,
feryad figan nafile, biliyorum ki çok canlar yakarım...
Aynadaki hali karartılaşmış ve tanınmıyordu artık, mum ışığıda yetmiyordu, simasını net görmeye..
Ayaga kalktı ve pencereyi açtı, sabahın ilk ışıklarıydı...
Tan yeli okşadı, kıvrım buklelerini, sokağı seyre daldı.
Terk´i diyar bir şehr-i andırıyordu, yeni taşındığı, sokak ve caddeler...
Derin bir iç çekti...
__Incittiniz incindi can yanım,lakin kıyamam-ki size ben..
__Offff varsın sessiz geçsin bu Temmuz da, varsın size dokunmayan bu can bin yaşasın sizden uzakda...
Gülümsedi günlerdir çalmayan telefonuna bakıp..
__Nasılsa işiniz düsünce ararsınız, merhabadan önce neredesini sorarsınız!..
__Mimozalarla bezemeli buraları ve birazda akasya bulmalı, bir yerlerden...
Dedi ve geceden beri hiç uğramadığı, yatağına sokuldu usuldan...
Elindeki o gece tek kelam yazamadığı, kalemini dahi bırakamadığına aldırmadan, derin uykuya daldı kadın...
!!!
...
Elif Türk
Bilinmez yollara salındı çocuk yanı...
Hayatın sırlarına kostu kadın!
Bütün iklimlerini hayatın, içinde barındırdı ve acıya kızıl gül açtı dalları, yüreğindeki sancıların...
Drüstlük ve temizlikle arınmalıydı ki temiz olmalıydı yarınları.
Ki uzak durmalıydı kızıl gecelerden ve unutmamalıydı namusu arı...
Her rengini aşk´ın ve sevda´nın tanımalıydı, lakin tek olmalıydı yolu...
Çoktan öğrenmişti sadece pembe değildi rengi aşkın.
Ve dahi bilmeliydi bütün gizlerini yaşamın ve sevdanın.
Karar verdi ve kaprislerine yürüdü hayatın kadın!..
Gününde asla tutulmadı, ona verilen sözler...Hep bekledi...
Yarınlara verilen sözlere bağladı umutlarını...
Doymalıydı yanı-başındakı hayata, tüm hüzün salkımı gecelerine ragmen yaşamının.
Aldırmadan satılmışlığına iblise kadınlığının!..
Yaşamalıydı tüm med-cezirlerini, al takke ver külah dünyanın..
Uğurlarında binlerce defa öldü sevdiklerinin...
Sevdikleri ise sadece yansımasıydı satıldığı hayatın...
Hiç acısını cekmediler, gerekli olduklarında yanında olmadıkları,
olamadıkları yalnızlığa doğan kadının ve söz de "var-oluşlarıyla" övündüler kaybolmuşluklarının...
Defteri ve kalemiydi en iyi dostları, azda olsa arada sırada, bir-seyler karalardı.
Aylardır şarkılardan şiirlerden uzaktı.
Haddinden fazla ağırlaşmıştı, o gün narin başı...
Cesaretsizlikten değildi, kaleminden kara kaplı, defterinden bu kaçışı...
Yazacakları yıllardır, yüreğinde sakladıklarıydı, onca ezayı bir çırpıda karalamak kolaymıydı?
öyle ya, can yangınlarını koyacaktı ortaya ve kayıp yıllarının hesabını soracaktı..
__Ahh o ince yürek labirentlerinde yatan, can yangınlarım! Dedi halsiz, yorgun ve uykuya hasret sesiyle!
__Bu değme felek halimden bir çıkarsam, söylenmemiş nice figan kelamım yazarım,
feryad figan nafile, biliyorum ki çok canlar yakarım...
Aynadaki hali karartılaşmış ve tanınmıyordu artık, mum ışığıda yetmiyordu, simasını net görmeye..
Ayaga kalktı ve pencereyi açtı, sabahın ilk ışıklarıydı...
Tan yeli okşadı, kıvrım buklelerini, sokağı seyre daldı.
Terk´i diyar bir şehr-i andırıyordu, yeni taşındığı, sokak ve caddeler...
Derin bir iç çekti...
__Incittiniz incindi can yanım,lakin kıyamam-ki size ben..
__Offff varsın sessiz geçsin bu Temmuz da, varsın size dokunmayan bu can bin yaşasın sizden uzakda...
Gülümsedi günlerdir çalmayan telefonuna bakıp..
__Nasılsa işiniz düsünce ararsınız, merhabadan önce neredesini sorarsınız!..
__Mimozalarla bezemeli buraları ve birazda akasya bulmalı, bir yerlerden...
Dedi ve geceden beri hiç uğramadığı, yatağına sokuldu usuldan...
Elindeki o gece tek kelam yazamadığı, kalemini dahi bırakamadığına aldırmadan, derin uykuya daldı kadın...
!!!
...
Elif Türk
hayal- Mesaj Sayısı : 548
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 51
Nerden : bln
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz