üşüyorum galiba...
1 sayfadaki 1 sayfası
üşüyorum galiba...
yaşamdım
akmadan önce ellerimin kınası
bir candım
yüzüme örtülürken kara duvağım
insandım yani!
sarardım
soyunurken isyanlara
kapattım avuçlarımı dualara
çekip aldım secdeden başımı
kanadım
kanadı yüreğim
karanlığa boyandım
ve çalındı!
allı morlu, güllü dallı
fistanımın renkleri
bilinmedi!
yüksek ökçeli topuklarla
yolda yürüyemediğim
...........................tökezledim
...........................tökezledi yüreğim...
tutkundum
karanlığa çalan her gecenin ardından
göçüm
gökyüzünün mavisineydi
umut mavideydi
mavi göklerde!
sığmazdı bedenime ruhum
uçardım
düşüm
emekleyerek ulaştığında maviye
çocuktu yüreğim...
ki nerden bilecektim
her günün ardından
üzerime sineceğini
ağır bir karanlık kokusunun
...........................aymaz
...........................masumdu yüreğim...
dağlardı önümde duran
delemediğim
maviye tutkunluğumu arttıran hasretti
bilinmedi!
eksildi
nabzım her yoklandığında
kalp atışlarım
ve sol yanım
neden?
neden sevginin tüm renkleri
kardı! borandı!
yağmurdu! çamurdu!
ve neden koparıldı!
gökyüzünün mavisine uzanan ellerim
oysa
soğuk yalnızlıklarda ölmekten
korkardım
...........................ellerim buz tuttu
...........................üşüyorum galiba...
SAADET UN
akmadan önce ellerimin kınası
bir candım
yüzüme örtülürken kara duvağım
insandım yani!
sarardım
soyunurken isyanlara
kapattım avuçlarımı dualara
çekip aldım secdeden başımı
kanadım
kanadı yüreğim
karanlığa boyandım
ve çalındı!
allı morlu, güllü dallı
fistanımın renkleri
bilinmedi!
yüksek ökçeli topuklarla
yolda yürüyemediğim
...........................tökezledim
...........................tökezledi yüreğim...
tutkundum
karanlığa çalan her gecenin ardından
göçüm
gökyüzünün mavisineydi
umut mavideydi
mavi göklerde!
sığmazdı bedenime ruhum
uçardım
düşüm
emekleyerek ulaştığında maviye
çocuktu yüreğim...
ki nerden bilecektim
her günün ardından
üzerime sineceğini
ağır bir karanlık kokusunun
...........................aymaz
...........................masumdu yüreğim...
dağlardı önümde duran
delemediğim
maviye tutkunluğumu arttıran hasretti
bilinmedi!
eksildi
nabzım her yoklandığında
kalp atışlarım
ve sol yanım
neden?
neden sevginin tüm renkleri
kardı! borandı!
yağmurdu! çamurdu!
ve neden koparıldı!
gökyüzünün mavisine uzanan ellerim
oysa
soğuk yalnızlıklarda ölmekten
korkardım
...........................ellerim buz tuttu
...........................üşüyorum galiba...
SAADET UN
hayal- Mesaj Sayısı : 548
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 51
Nerden : bln
Geri: üşüyorum galiba...
Zaman yine tüm acımasızlıgı ile sahnede... Benzim hüzün sarısı.. Gözlerimde bir ceylan ürkekligi... Kırık dökük alfabemin kayıp olan üç harfine esitlemistim adını... Oysa nicedir yürüdügüm yollar yokluguna çıkarmıs, bilemedim...
Sahi ! Gittigin yolların dönüşü var mı Lal-i Sevda?
Seni götüren vagonun arkasından öylece bakarken yüregim tökezledi "umuda" giden yollarda... Simdi kör bir balıkçıyım oltasına takılmıs umudu çıkarmaya çalısan... Ellerim kan revan...
Susma Lal-i Sevda...Sus(ma)... Söyle kaç celsede hüküm giyer Âsk... Daha kaç geceye bulasır yoklugunun isi... Kaç kez daha isgal eder Sehr-i Istanbul'u hüznüm...
Biliyormusun Lal-i Sevda!... Ayaz degdiginden beri gülümseme(ne)me küflü bir yalnızlık kaldı zulamda... Sırtımda kanlı gömlegim masamda kırık bir kalem...
Tabureler mi ? Onlar çoktan devrildi...
--Alıntı--
Sahi ! Gittigin yolların dönüşü var mı Lal-i Sevda?
Seni götüren vagonun arkasından öylece bakarken yüregim tökezledi "umuda" giden yollarda... Simdi kör bir balıkçıyım oltasına takılmıs umudu çıkarmaya çalısan... Ellerim kan revan...
Susma Lal-i Sevda...Sus(ma)... Söyle kaç celsede hüküm giyer Âsk... Daha kaç geceye bulasır yoklugunun isi... Kaç kez daha isgal eder Sehr-i Istanbul'u hüznüm...
Biliyormusun Lal-i Sevda!... Ayaz degdiginden beri gülümseme(ne)me küflü bir yalnızlık kaldı zulamda... Sırtımda kanlı gömlegim masamda kırık bir kalem...
Tabureler mi ? Onlar çoktan devrildi...
--Alıntı--
hayal- Mesaj Sayısı : 548
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 51
Nerden : bln
son nefesimi bıraktım avucuna üşüdü diye ellerin o gece
Ne zaman üşüse ellerim
Kar yorgunu akşamlarda.
Avucuna emanet bıraktığım soluğumu hatırlarım...
Sen üşümezsin...
Üşümez ellerin...
Bense donarım...
/Son nefesimi bıraktım avucuna
üşüdü diye ellerin o gece.../
Hatırlamazsın...
Yaptıklarının hesabını soracabilecek kadar az sevmedim ben seni!
Gittiğinde "yine gel" diyecek kadar az sevmedim!
Hatanı affedecek kadar da...
Gittin...
Kal demezdim asla...
Kalsan...
Git demezdim sana...
Üşüyor ellerim şimdi...
Nefesim yetmiyor ötesini anlatmaya...
Ne zaman nefessiz kalsam insanlar arasında
Avucuna emanet bıraktığım soluğumu hatırlarım.
Sen üşümezsin...
Üşümez ellerin...
Bense donarım...
Kar yorgunu akşamlarda.
Avucuna emanet bıraktığım soluğumu hatırlarım...
Sen üşümezsin...
Üşümez ellerin...
Bense donarım...
/Son nefesimi bıraktım avucuna
üşüdü diye ellerin o gece.../
Hatırlamazsın...
Yaptıklarının hesabını soracabilecek kadar az sevmedim ben seni!
Gittiğinde "yine gel" diyecek kadar az sevmedim!
Hatanı affedecek kadar da...
Gittin...
Kal demezdim asla...
Kalsan...
Git demezdim sana...
Üşüyor ellerim şimdi...
Nefesim yetmiyor ötesini anlatmaya...
Ne zaman nefessiz kalsam insanlar arasında
Avucuna emanet bıraktığım soluğumu hatırlarım.
Sen üşümezsin...
Üşümez ellerin...
Bense donarım...
hayal- Mesaj Sayısı : 548
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 51
Nerden : bln
git(me)
Artık gitme demeyeceğim, zaten iyice hazırsın bu sefer.
Herşeyi yanında götür; anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi de al belki lâzım olur.
Tek kelime etmesem diyorum, ama etmeliyim, sana bilmediğin bir şeyden
bahsetmeliyim; kendimden. Evet, onca zaman tanıdığını sandığın benden.
Hırçın yanımı gördün daha çok, oysa öyle uysal bir çocukmuşum ki.
Neydi beni zaman zaman hoyrat yapan?
Sanırım, düşünmedin.
Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim, mevsimleri de.
Aslında çok şey var sevdiğim,
kavgalar ve savaşlar dışında bir de niye olursa olsun vedalaşma anları,
İsterdim ki uyumlu halimi yaşasaydın daima ama bana hep vurgun
saatlerinde geldin, ya da sen vurdun.
Uzaklara bakardım uysal çocukluğumda içimde dolmayan derin boşluğumla,
denizden gelecek bir gemi bekledim durdum,
sonra yıldızlara baktım yıllarca ve sen sandığım bir yıldıza.
Kadınlar, erkekler, çocuklar ve şehirler tanıdım, çoğunu da sevdim.
Aşklarım da oldu, hem de uğruna ölebileceğim aşklar, ama en çok seni sevdim.
Ve şimdi gidiyorsun, evet git içimdeki melek sana dua edecek.
Sanırım kahrolmayacağım bu veda sahnesine - senin baban öldü mü?
Bu gidiş ölümden beter olamaz.
Hangisi doğru bilmiyorum,
Seni uğurlayıp öylece kalmak mı?
Yoksa, benim uyumamı bekleyip gitmen, benim de sensiz sabaha uyanmam mı?
Bence şimdi git, hayır gitme! Yani git de önce üstümü ört, ben uzanayım şöyle, ışığı kapat ve git.
Hayır hayır gitme!
Yani git de ışığı yak git, ben karanlıktan korkuyorum da!
Hem sensizlik hem karanlık bu kadarı fazla.
Üstümü de örtme bu şevkat de fazla, ışıkların hepsi açık olsun.
İçim burkuluyor sen nasıl gidersen git.
Dur, burayı iyi dinle; birkez daha söylüyorum ve son kez.
Seni seviyorum.
Sen giderken ben içimden haykıracağım 'kusursuz bir aşktı bu' diye.
Kusursuz bir aşktı benim sana büyüttüğüm sen ne yaşadın bilmiyorum...
Yine de tanıdı gönlüm yaşadı
Bir kusursuz aşk büyüttüm sana pişman değilim
Her akşam vaktinde bu gönül üzülür
Hüzünle dolar seni düşünür
Şimdi çok uzakta kimbilir neredesin
Geri dön ya
Herşeyi yanında götür; anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi de al belki lâzım olur.
Tek kelime etmesem diyorum, ama etmeliyim, sana bilmediğin bir şeyden
bahsetmeliyim; kendimden. Evet, onca zaman tanıdığını sandığın benden.
Hırçın yanımı gördün daha çok, oysa öyle uysal bir çocukmuşum ki.
Neydi beni zaman zaman hoyrat yapan?
Sanırım, düşünmedin.
Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim, mevsimleri de.
Aslında çok şey var sevdiğim,
kavgalar ve savaşlar dışında bir de niye olursa olsun vedalaşma anları,
İsterdim ki uyumlu halimi yaşasaydın daima ama bana hep vurgun
saatlerinde geldin, ya da sen vurdun.
Uzaklara bakardım uysal çocukluğumda içimde dolmayan derin boşluğumla,
denizden gelecek bir gemi bekledim durdum,
sonra yıldızlara baktım yıllarca ve sen sandığım bir yıldıza.
Kadınlar, erkekler, çocuklar ve şehirler tanıdım, çoğunu da sevdim.
Aşklarım da oldu, hem de uğruna ölebileceğim aşklar, ama en çok seni sevdim.
Ve şimdi gidiyorsun, evet git içimdeki melek sana dua edecek.
Sanırım kahrolmayacağım bu veda sahnesine - senin baban öldü mü?
Bu gidiş ölümden beter olamaz.
Hangisi doğru bilmiyorum,
Seni uğurlayıp öylece kalmak mı?
Yoksa, benim uyumamı bekleyip gitmen, benim de sensiz sabaha uyanmam mı?
Bence şimdi git, hayır gitme! Yani git de önce üstümü ört, ben uzanayım şöyle, ışığı kapat ve git.
Hayır hayır gitme!
Yani git de ışığı yak git, ben karanlıktan korkuyorum da!
Hem sensizlik hem karanlık bu kadarı fazla.
Üstümü de örtme bu şevkat de fazla, ışıkların hepsi açık olsun.
İçim burkuluyor sen nasıl gidersen git.
Dur, burayı iyi dinle; birkez daha söylüyorum ve son kez.
Seni seviyorum.
Sen giderken ben içimden haykıracağım 'kusursuz bir aşktı bu' diye.
Kusursuz bir aşktı benim sana büyüttüğüm sen ne yaşadın bilmiyorum...
Yine de tanıdı gönlüm yaşadı
Bir kusursuz aşk büyüttüm sana pişman değilim
Her akşam vaktinde bu gönül üzülür
Hüzünle dolar seni düşünür
Şimdi çok uzakta kimbilir neredesin
Geri dön ya
hayal- Mesaj Sayısı : 548
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 51
Nerden : bln
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz