"Allah beni unuttu", "Burası Allah’ın unuttuğu yer!" gibi ifadeleri kullanmak do
1 sayfadaki 1 sayfası
"Allah beni unuttu", "Burası Allah’ın unuttuğu yer!" gibi ifadeleri kullanmak do
Dünyada yan yana gelmeyecek iki kelime varsa, o da "Allah" ve "unutma" kelimeleridir
Kur’an, Allah’a "unutma" yakıştırmasını şiddetle reddediyor, Musa Aleyhisselamın diliyle Kur’an diyor ki:
"Onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitaptadır Rabbim yanılmaz ve unutmaz"
(Tâhâ, 20:52)
Cebrail Aleyhisselamın ağzından da şu gerçeği dile getiriyor:
"Biz ancak Rabbimizin emriyle ineriz Geçmişimiz, geleceğimiz ve ikisi arasındaki her şey O’na aittir Ve Rabbim hiçbir şeyi unutmaz"
(Meryem, 19:64)
Bundan dolayı Allah için "unutma" kelimesini kullanmak hem caiz değildir, hem de insanın ayağını kaydırır, kişiyi inançsızlık/imansızlık çukuruna yaklaştırır
Çünkü "unutmak" noksan bir sıfattır Allah ise bütün noksan ve eksik sıfatlardan münezzehtir ve temizdir, beridir ve uzaktır Bu inancımızı ifade etmek için "Sübhanallah" diyoruz ya! Yani "Allah’ım! Sen bütün eksik ve noksan sıfatlardan münezzehsin Unutkanlık gibi noksan sıfatlar varsa, o da bendedir, benden kaynaklanır, Sende olması mümkün değildir Bu sıfatlar Senin uluhiyetine uymaz ve yakışmaz" diyoruz
Allah’ın bir ismi Alîm’dir Yüce Allah, olmuş-olacak, geçmiş-gelecek, gizli-açık, görünür-görünmez, en küçükten en büyüğe, en azdan en çoğa varıncaya kadar her şeyi bilir ve her şeyden haberi vardır
Bitkiler ve hayvanlar aleminin milyonlar türlerinin tüm fertlerinin gıdalarını, giyimlerini, dünyaya gelme ve dünyadan ayrılmalarını, vazifelerinin onlara ilham edilmeleri gibi tüm fiilleri Cenab-ı Allah ezeli ilmi ile aksatmadan kainat yaratılalı beri yapmaktadır Birde bunlara milyarlarca insan eklendiğinde Cenab-ı Allah' ın ilminin herşeyi nasıl kuşattığını insan hayal bile edememektedir
Allah beni unuttu diyen birine sormak lazım : "Acaba kalbinin atışını kendin mi kontrol ediyorsun?" veya "yediğin yiyeceklerin vücudun tüm hücrelere dağıtımını kendin mi yapıyorsun?" veya "aldığın temiz nefesi kendin mi kanın temizlenmesinde kullanıyor ve dışarı çıkartırken de ses olarak kullanıyorsun?" ve daha bunlar gibi yüzlerce soru
Cenab-ı Allah insana sadece küçük bir tercih ve karar verme mekanizması vermiştir Sonrasında ise yapma niyetinde bulunduğu tüm fiilleri ise kendisi külli iradesi ile kendi yapmaktadır Örneğin elimizi kaldırmak veya ayağımızla adım atmak kararı bizden, bunun beyinde işlem görmesi, koldaki veya ayaktaki sinir sistemlerine, oradan kas sistemlerine, oradan eklemlere varıncaya kadar onlarca biyolojik ve kimyevi işlemi yaptırmak Cenab-ı Allah' ın külli iradesindendir Bu işlerin hangisi bizim kontrolümüz altındadır vicdanımıza soralım bakalım Akıl ve vicdan sahibi kim diyebilir ki "ben adım atmak istedim de Allah -haşa- birini attırdı da diğerini unuttu"
Yüce Allah’ın bilgisinin genişliğini ve sonsuzluğunu bize Kur’an öğretiyor:
"De ki: İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de Allah bilir Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir"
(Âl-i İmran, 3:29)
Bu konuda yüzlerce âyet vardır Bütün âyetler Cenab-ı Hakkın ilminin sonsuz olduğunu bildirir, anlatır Bizim ilmimiz ve bilgimiz belirlidir ve sınırlıdır Allah'ın ilmi ve bilgisi ise sonsuzdur, ezelidir, haddi hududu yoktur
Allah’ın ilmi niye sınırsız ve sonsuzdur? Çünkü Cenab-ı Hakkın ilminde mertebe, basamak ve derece yoktur "Şu kadarını bilir de, şu kadarını bilmez" denmez Bu sınırlama biz insanlar için söz konusudur Bir insan ne kadar âlim/bilgin ve dâhi de olsa ancak belirli şeyleri bilir "Az bilme, çok bilme" gibi ifadeler insan içindir, insan için kullanılır, böyle şeyleri Allah için düşünmek mümkün değildir
Bizim bilgimiz sonradan olma ve sonradan öğrenmekle gelişiyor Oysa Allah’ın ilmi ezelîdir O’nun ilminin ne başı vardır, ne sonu; ne öncesi vardır, ne sonrası; ne geçmişi vardır, ne de geleceği
Bunun için Allah’ın unutması, hatırlamaması, bizde olduğu gibi hâşâ "aklına gelmemesi" gibi bir şey kesinlikle söz konusu olmaz ve olamaz
Kur’an, Allah’a "unutma" yakıştırmasını şiddetle reddediyor, Musa Aleyhisselamın diliyle Kur’an diyor ki:
"Onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitaptadır Rabbim yanılmaz ve unutmaz"
(Tâhâ, 20:52)
Cebrail Aleyhisselamın ağzından da şu gerçeği dile getiriyor:
"Biz ancak Rabbimizin emriyle ineriz Geçmişimiz, geleceğimiz ve ikisi arasındaki her şey O’na aittir Ve Rabbim hiçbir şeyi unutmaz"
(Meryem, 19:64)
Bundan dolayı Allah için "unutma" kelimesini kullanmak hem caiz değildir, hem de insanın ayağını kaydırır, kişiyi inançsızlık/imansızlık çukuruna yaklaştırır
Çünkü "unutmak" noksan bir sıfattır Allah ise bütün noksan ve eksik sıfatlardan münezzehtir ve temizdir, beridir ve uzaktır Bu inancımızı ifade etmek için "Sübhanallah" diyoruz ya! Yani "Allah’ım! Sen bütün eksik ve noksan sıfatlardan münezzehsin Unutkanlık gibi noksan sıfatlar varsa, o da bendedir, benden kaynaklanır, Sende olması mümkün değildir Bu sıfatlar Senin uluhiyetine uymaz ve yakışmaz" diyoruz
Allah’ın bir ismi Alîm’dir Yüce Allah, olmuş-olacak, geçmiş-gelecek, gizli-açık, görünür-görünmez, en küçükten en büyüğe, en azdan en çoğa varıncaya kadar her şeyi bilir ve her şeyden haberi vardır
Bitkiler ve hayvanlar aleminin milyonlar türlerinin tüm fertlerinin gıdalarını, giyimlerini, dünyaya gelme ve dünyadan ayrılmalarını, vazifelerinin onlara ilham edilmeleri gibi tüm fiilleri Cenab-ı Allah ezeli ilmi ile aksatmadan kainat yaratılalı beri yapmaktadır Birde bunlara milyarlarca insan eklendiğinde Cenab-ı Allah' ın ilminin herşeyi nasıl kuşattığını insan hayal bile edememektedir
Allah beni unuttu diyen birine sormak lazım : "Acaba kalbinin atışını kendin mi kontrol ediyorsun?" veya "yediğin yiyeceklerin vücudun tüm hücrelere dağıtımını kendin mi yapıyorsun?" veya "aldığın temiz nefesi kendin mi kanın temizlenmesinde kullanıyor ve dışarı çıkartırken de ses olarak kullanıyorsun?" ve daha bunlar gibi yüzlerce soru
Cenab-ı Allah insana sadece küçük bir tercih ve karar verme mekanizması vermiştir Sonrasında ise yapma niyetinde bulunduğu tüm fiilleri ise kendisi külli iradesi ile kendi yapmaktadır Örneğin elimizi kaldırmak veya ayağımızla adım atmak kararı bizden, bunun beyinde işlem görmesi, koldaki veya ayaktaki sinir sistemlerine, oradan kas sistemlerine, oradan eklemlere varıncaya kadar onlarca biyolojik ve kimyevi işlemi yaptırmak Cenab-ı Allah' ın külli iradesindendir Bu işlerin hangisi bizim kontrolümüz altındadır vicdanımıza soralım bakalım Akıl ve vicdan sahibi kim diyebilir ki "ben adım atmak istedim de Allah -haşa- birini attırdı da diğerini unuttu"
Yüce Allah’ın bilgisinin genişliğini ve sonsuzluğunu bize Kur’an öğretiyor:
"De ki: İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de Allah bilir Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir"
(Âl-i İmran, 3:29)
Bu konuda yüzlerce âyet vardır Bütün âyetler Cenab-ı Hakkın ilminin sonsuz olduğunu bildirir, anlatır Bizim ilmimiz ve bilgimiz belirlidir ve sınırlıdır Allah'ın ilmi ve bilgisi ise sonsuzdur, ezelidir, haddi hududu yoktur
Allah’ın ilmi niye sınırsız ve sonsuzdur? Çünkü Cenab-ı Hakkın ilminde mertebe, basamak ve derece yoktur "Şu kadarını bilir de, şu kadarını bilmez" denmez Bu sınırlama biz insanlar için söz konusudur Bir insan ne kadar âlim/bilgin ve dâhi de olsa ancak belirli şeyleri bilir "Az bilme, çok bilme" gibi ifadeler insan içindir, insan için kullanılır, böyle şeyleri Allah için düşünmek mümkün değildir
Bizim bilgimiz sonradan olma ve sonradan öğrenmekle gelişiyor Oysa Allah’ın ilmi ezelîdir O’nun ilminin ne başı vardır, ne sonu; ne öncesi vardır, ne sonrası; ne geçmişi vardır, ne de geleceği
Bunun için Allah’ın unutması, hatırlamaması, bizde olduğu gibi hâşâ "aklına gelmemesi" gibi bir şey kesinlikle söz konusu olmaz ve olamaz
hayal- Mesaj Sayısı : 548
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 51
Nerden : bln
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz