Yüreğinize Söz Geçirmek
1 sayfadaki 1 sayfası
Yüreğinize Söz Geçirmek
Yüreğine söz dinletemeyen ve bu yüzden hep üzülenlerdenseniz, yazımı kesinlikle okumalısınız. Çünkü yüreğinize söz dinletmek aslında çok zor değil. İnsanın yüreğine de sevdiğine de söz dinletememesi kötüdür. Bu durum içinizi acıtır canınızı yakar ama bir türlü vazgeçemezsiniz. Çünkü onu seviyorsunuzdur.
"Aşkın gözü kördür" derler, çok doğrudur. Aşıksanız gözünüz ondan başkasını görmez. Dünya sanki onun etrafında dönüyordur. Sevmek ise en büyük toleransların nedenidir. Seven insan vericidir, affetmeye hep hazırdır. Sevdiği onu üzse de, içini daraltsa da bir neden bulup onu bağışlamak ister. Karşılıklı yaşanan sevgilerde bu güzel bir durumdur ama karşılıksız olanlarda tam bir işkencedir. Bir de çok seven taraf sizseniz, sevgiliniz ya da eşiniz sizin kadar sevmiyorsa üstelik özverili değilse, işiniz zordur. Bu sevginin altında ezilen taraf siz olursunuz. An gelir yaşadığınız ezilmişlikler yüzünden çileden çıkarsınız. Size yaptığını ona yapmak, hayatı dar etmek istersiniz. Bir sürü planlar yaparsınız o hırsla. Ama ufacık bir mutluluk anınız gelir aklınıza, eyleme geçemezsiniz. Sadece kendinizle hesaplaşıp durursunuz.
Yaşanan bu gelgitler ne yazık ki siz farkına varmadan size zarar verir. Bir yanda vazgeçemediğiniz sevdiğiniz, diğer tarafta "topla artık kendini, bu sevdadan sana hayır yok" diyen aklınız arasında kalırsınız. Can sıkıcı bir kısırdöngüdür yaşadığınız. Ne yapmanız gerektiğine karar veremezsiniz.
Başınızı iki elinizin arasına alır düşünürsünüz günlerce. "Onu hayatımdan çıkarırsam neler olur?" diye. Boşa koyarsınız dolmaz, doluya koyarsınız almaz. Onun yokluğundan dolayı çok acı çekeceğinizi düşünürsünüz ve bu acıyı göze alamayıp, "yine özveriyi ben yapayım, yeter ki hayatımda olsun" dersiniz. Sevdiğinizi bir kez daha affedersiniz.
Bir süre işler yolunda gider. Sanki onunla, yeni bir ilişkiye başlamış gibi hissedersiniz. O da size karşı duygusal anlamda boş değilse biraz daha ılımlı olur. Ama bildiği bir şey vardır. Sizi tekrar üzdüğünde, zaafınızdan dolayı onu yine affedeceğiniz. İşte bu onun kalkanıdır. Onu özgürleştiren yanlışınızdır. Ne acıdır ki ilişkide az seven taraf bu kalkanı kullanmayı iyi bilir. Ve siz aynı gelgitleri yaşamaya devam edersiniz.
Peki, nereye kadar yaşanır bunlar? Bir sonu olmaz mı? Olur elbet. Ona olan sevginiz bittiği zaman sona erer. Ama bir takım nedenlerle sevgisi bitse de evliliğini tüm anlaşmazlıklara rağmen sürdüren insanlar vardır. Bu özel durumun dışında, sevginiz tükenince ona artık hayır dersiniz. Çünkü sürekli çekilen acılar gün gelir en yüce sevgileri bile bitirir. Fakat beraberinde sizi de bitirir. Yıllarınızı boşa harcarsınız.
İnsan hayatını, aldığı acı ve zevke göre yaşar. Acıdan uzak kalıp zevk alacağı şeylere yönelir. Şimdi bu kuralı az önce anlattığım konuya uyarlayalım. Bir ilişkide çok seven taraf, az sevene göre bu kuralı nasıl uygular bir bakalım. Çok sevdiği için kısa süreli yaşadığı zevklerini, çektiği acılara yeğler. Onu kaybederse sonunda büyük acı yaşayacağı düşünür, ayrılıktan kaçar. Bu, sadece sevdiğiyle iyi geçen günlerde yaşadığı zevkli ve güzel anlar için yapılır. Yani kısa vade için yapılan bir seçimdir. Oysa yanlıştır. Hayat, uzun süreçleri hesaba katarak yaşandığında daha güzeldir.
Burada yapılacak iş aslında çok kolaydır. O anda alınan zevkle sonunda çekilecek acının yerini değiştirmek gerekir. Yani şu anda size zevk veren olay yerine kısa süre acı çekmeyi göze alıp, uzun süreler içinde ve sonunda çekeğiniz büyük acının yerine, zevk almayı başarabilmelisiniz. Sizi üzen, hayatınızı zora sokan bir ilişkiyi boş yere, "çok seviyorum, ayrılık acısına katlanamam" diye yaşamak yanlış olur. Böyle bir ilişkinin içinde uzun bir süre yıpranmak yerine, şimdi bir süre acı çekip, sonrasında zevkli bir başka yaşama yelken açmalısınız. Belki çok daha mutlu olacağınız, sizi de çok sevecek başka bir insanla birlikte olacaksınız. Neden kör topal yürüyen bir ilişkiyi götürmeye çalışasınız.
Size önerdiğim formül, beyin gücünüzü kullanmanın temelini oluşturur. Başardığınız anda hayatınızın değiştiğini göreceksiniz. Kesinlikle denemelisiniz.
Şadan Hergüner
"Aşkın gözü kördür" derler, çok doğrudur. Aşıksanız gözünüz ondan başkasını görmez. Dünya sanki onun etrafında dönüyordur. Sevmek ise en büyük toleransların nedenidir. Seven insan vericidir, affetmeye hep hazırdır. Sevdiği onu üzse de, içini daraltsa da bir neden bulup onu bağışlamak ister. Karşılıklı yaşanan sevgilerde bu güzel bir durumdur ama karşılıksız olanlarda tam bir işkencedir. Bir de çok seven taraf sizseniz, sevgiliniz ya da eşiniz sizin kadar sevmiyorsa üstelik özverili değilse, işiniz zordur. Bu sevginin altında ezilen taraf siz olursunuz. An gelir yaşadığınız ezilmişlikler yüzünden çileden çıkarsınız. Size yaptığını ona yapmak, hayatı dar etmek istersiniz. Bir sürü planlar yaparsınız o hırsla. Ama ufacık bir mutluluk anınız gelir aklınıza, eyleme geçemezsiniz. Sadece kendinizle hesaplaşıp durursunuz.
Yaşanan bu gelgitler ne yazık ki siz farkına varmadan size zarar verir. Bir yanda vazgeçemediğiniz sevdiğiniz, diğer tarafta "topla artık kendini, bu sevdadan sana hayır yok" diyen aklınız arasında kalırsınız. Can sıkıcı bir kısırdöngüdür yaşadığınız. Ne yapmanız gerektiğine karar veremezsiniz.
Başınızı iki elinizin arasına alır düşünürsünüz günlerce. "Onu hayatımdan çıkarırsam neler olur?" diye. Boşa koyarsınız dolmaz, doluya koyarsınız almaz. Onun yokluğundan dolayı çok acı çekeceğinizi düşünürsünüz ve bu acıyı göze alamayıp, "yine özveriyi ben yapayım, yeter ki hayatımda olsun" dersiniz. Sevdiğinizi bir kez daha affedersiniz.
Bir süre işler yolunda gider. Sanki onunla, yeni bir ilişkiye başlamış gibi hissedersiniz. O da size karşı duygusal anlamda boş değilse biraz daha ılımlı olur. Ama bildiği bir şey vardır. Sizi tekrar üzdüğünde, zaafınızdan dolayı onu yine affedeceğiniz. İşte bu onun kalkanıdır. Onu özgürleştiren yanlışınızdır. Ne acıdır ki ilişkide az seven taraf bu kalkanı kullanmayı iyi bilir. Ve siz aynı gelgitleri yaşamaya devam edersiniz.
Peki, nereye kadar yaşanır bunlar? Bir sonu olmaz mı? Olur elbet. Ona olan sevginiz bittiği zaman sona erer. Ama bir takım nedenlerle sevgisi bitse de evliliğini tüm anlaşmazlıklara rağmen sürdüren insanlar vardır. Bu özel durumun dışında, sevginiz tükenince ona artık hayır dersiniz. Çünkü sürekli çekilen acılar gün gelir en yüce sevgileri bile bitirir. Fakat beraberinde sizi de bitirir. Yıllarınızı boşa harcarsınız.
İnsan hayatını, aldığı acı ve zevke göre yaşar. Acıdan uzak kalıp zevk alacağı şeylere yönelir. Şimdi bu kuralı az önce anlattığım konuya uyarlayalım. Bir ilişkide çok seven taraf, az sevene göre bu kuralı nasıl uygular bir bakalım. Çok sevdiği için kısa süreli yaşadığı zevklerini, çektiği acılara yeğler. Onu kaybederse sonunda büyük acı yaşayacağı düşünür, ayrılıktan kaçar. Bu, sadece sevdiğiyle iyi geçen günlerde yaşadığı zevkli ve güzel anlar için yapılır. Yani kısa vade için yapılan bir seçimdir. Oysa yanlıştır. Hayat, uzun süreçleri hesaba katarak yaşandığında daha güzeldir.
Burada yapılacak iş aslında çok kolaydır. O anda alınan zevkle sonunda çekilecek acının yerini değiştirmek gerekir. Yani şu anda size zevk veren olay yerine kısa süre acı çekmeyi göze alıp, uzun süreler içinde ve sonunda çekeğiniz büyük acının yerine, zevk almayı başarabilmelisiniz. Sizi üzen, hayatınızı zora sokan bir ilişkiyi boş yere, "çok seviyorum, ayrılık acısına katlanamam" diye yaşamak yanlış olur. Böyle bir ilişkinin içinde uzun bir süre yıpranmak yerine, şimdi bir süre acı çekip, sonrasında zevkli bir başka yaşama yelken açmalısınız. Belki çok daha mutlu olacağınız, sizi de çok sevecek başka bir insanla birlikte olacaksınız. Neden kör topal yürüyen bir ilişkiyi götürmeye çalışasınız.
Size önerdiğim formül, beyin gücünüzü kullanmanın temelini oluşturur. Başardığınız anda hayatınızın değiştiğini göreceksiniz. Kesinlikle denemelisiniz.
Şadan Hergüner
hayal- Mesaj Sayısı : 548
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 51
Nerden : bln
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz