Kocanızı nasıl eğitirsiniz?
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Kocanızı nasıl eğitirsiniz?
Kocanızı nasıl eğitirsiniz?
Bir dediğinizi iki etmeyen, itaatkâr bir kocanız mı olsun istiyorsunuz? İşte Tempo�dan ABD�li Amy Sutherland�in 4 adımda başarıya ulaşan yöntemi
Koca eğitiminin temel kuralları
Olumlu davranışı takdir ettiğinizi belli edin. Kirli sepetine bir tek çorap bile atsa teşekkür edin.
Hoşunuza giden bir şey yaptığında bir öpücükle, sevdiği bir yemekle, vs. ödüllendirin.
Unutmayın! Tepkinin iyisi de kötüsü de davranışı körükler.
Hoşunuza gitmeyen tavırları sabırla görmezden gelin.
Sakın boşu boşuna dırdır etmeyin! İşe yaramaz.
Azarlamak, bağırmak sadece erkeğin sıkıcı huylarını müzminleştirmeye yarar.
Etrafa atılmış kirli çamaşır sadece kirli çamaşırdır. Kişisel olarak algılamayın!
Kocanızı sizden çok farklı, bambaşka bir tür gibi kabullenin. Böylece objektif olabilirsiniz.
Hatayı kendinizde de arayın. İşe yaramayan stratejileri değiştirin.
İlgisini başka yöne çekin. Örneğin, mutfakta dolaşmaması için salona cips ve bira hazırlayın.
Ders 1: Yaklaştır
Amy�nin egzotik hayvan eğitmenlerinden öğrendiği temel ders, beğendiği davranışı ödüllendirmek, beğenmediğini ise görmezden gelmekti. Dırdır etmek, azarlamak söz konusu değildi. Kaliforniya�dan Maine�deki sıcak ama dağınık yuvalarına döndüğünde, Amy, Scott�a tamamen farklı davranmaya başladı. Örneğin, Scott çamaşır sepetine kirli tişört mü attı, hemen teşekkür etti. İkinci kirli çamaşır için öpücükle ödüllendirdi. Bu arada yatak odasının yerinde duran kirli yığınının üstünden, tek bir ters laf bile etmeden usulca geçip gitti. Zamanla fark etti ki Scott, Amy tarafından takdir edilmenin keyfini çıkarırken etraftaki kirli yığınları da küçülmeye başladı. Bu yöntemin adı �yaklaştırma�ydı.
Ders 2: Sabret
Eğitmenin beğenmediği davranışlara en ufak bir tepki vermemesinin adı ise �en az güçlendirici sendrom�. Zira pozitif ya da negatif herhangi bir tepki, davranışı körüklemekten başka bir işe yaramaz. Oysa hiçbir tepki verilmediğinde, o davranış biçimi zamanla yok oluyordu. İşte bu nedenle Amy kendini çok zor tutsa da hoşuna gitmeyen tavırlara kayıtsız kalmaya karar verdi.
Ders 3: İmkânsız kıl
Uyguladığı üçüncü teknik �uyuşmaz davranış� kavramıydı. Bu yöntem, dikkati başka bir noktaya çekerek, istenmeyen davranışın yapılmasını engellemeye, mümkünse imkânsız kılmaya yönelikti. Amy bu tekniği kendisi yemek pişirirken Scott�ı mutfaktan uzak tutabilmek için kullandı. Ayağının altında dolaşmaması için salonun uzak bir köşesine bir çanak cips ve salsa sos koydu, parlak fikri tabii ki işe yaradı.
Ders 4: Kişisel alma
Dördüncü kural ise hataları asla kişisel olarak ele almamaktı. Eskiden Scott�ın münasebetsiz tavırlarını hakaret gibi ya da değer görmediğinin işareti olarak algılayan Amy, buna da son verdi. Eğitmenlerin mottosunu benimsedi: �Hata hiçbir zaman hayvanda değildir.� Böylece kendi tepkilerini ve yanlışlarını da tahlil etmeyi öğrendi. Scott�ın kimi içgüdüsel tavırlarının köklü ve değişmez olduğunu kabullendi. Artık eskiye oranla, sivri uçları biraz daha yontulmuş bir kocası ve daha hoşnut olduğu bir evliliği vardı.
Üstelik bu durumu anlayan kocası, üzerinde böyle bir teknik uygulanmasından hiç gocunmadığı gibi, taktiği kapıp Amy üzerinde denemeye başlamıştı.
SiTaRee- Mesaj Sayısı : 26
Kayıt tarihi : 17/04/09
:)))))
ugrasma kardesim 7sinde neyse 70 de odur adam edemezsin yazik zamanina
hayal- Mesaj Sayısı : 548
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 51
Nerden : bln
Kadınlar neden erkekleri değiştirmek ister?
Yaşlı bilge, genç çekirgeye sorar: "Bir kadının en çok istediği şey nedir?" Yüreği daima kaybeden kadınlardan yana atan genç çekirge yanıtlar: "Erkeklerle eşit olmak!" Yaşlı bilge; "iyi düşün" der. Genç çekirge ısrar eder: "Bir kadının en büyük isteği erkeklerle eşit olmaktır." Yaşlı bilge, yumuşak bir sesle son sözünü söyler: "Bir kadının en çok istediği şey, zannedildiği gibi erkekle eşit olmak değil; bir erkeğe sahip olup, onu baştan yaratmaktır." Genç çekirge düşünür: "Acaba bu nedenle mi kadınlar, erkeklerle eşit olmak istiyormuş gibi görünüp, gerçekte erkeklere egemen olmak istiyorlar." İşte böyle sevgili okuyucularım; benim bildiğim gerçek şu ki, bir kadın, bir erkeği sevdiğinde kendi kendine şöyle der: "Şimdilik varsın olsun! Onu değiştirebilirim. Yeter ki bir kere birlikte olmaya başlayalım. Ondan sonra bakın her şey çok farklı olacak."
Heykeltıraş kadın
O saatten sonra kadın, birlikte olduğu erkekle çamurla oynar gibi oynamaya, onu şekilden şekile sokmaya ve sonunda bütün kadınların gıptayla bakacağı mükemmel erkeği yaratmaya kendini adamış bulur. Bu yüzden olsa gerek, bendeniz, kadınları bir çeşit 'heykeltıraşa' benzetiyorum. Bir kadın, erkeği ağına düşürür düşürmez daha önce ayılıp bayıldığı erkeğin arkadaşları her nedense o günden sonra, 'işe yaramaz herifler'e dönüşür. 'Mutlu aşk yuvası' olarak gördüğü evinizi yeniden dekore etmeye kalkışır. Sonrasında ise malum... Dolabınızdaki giysileri birdenbire kapıcınızın üzerine görmeye başlarsınız.
İdeal koca prototipi
Kadının, 'ideal koca prototipi' bununla sınırlı mı kalır? Haşa! Bir erkeği yeniden yapılandırmaya karar veren kadın, şu noktalarda planını sinsice uygulamaya koyulur:
Birincisi; Saç modeliniz değişir.
İkincisi; Kılık kıyafetinize karışılır.
Üçüncüsü; Bekar arkadaşlarınız bir bir gözden çıkarılır.
Dördüncüsü; Eğlence anlayışınız değişir.
Beşincisi; Paçalı don değil, boxer giymeye başlarsınız. Ne yalan söyleyeyim ki, sonradan 'beyaz atlı prens'e dönüşen erkek, başına gelen felaketlerden habersizdir. Hatta zaman zaman suçluluk duygusu bile taşır. Neden mi? Çünkü; erkeğe 'format' atan kadın, bazen erkeğin karşısına geçip, onunla dalga geçer. Onu aşağılar. Aşağılarken de der ki: "Yat kalk Allah'a şükret ki, benim gibi bir kızla evlendin. Eskiden giydiğin o puantiyeli gömlekler de neyin nesiydi öyle?" Zavallı erkek, o saatten sonra 'süt dökmüş kedi' gibidir. Yuları kaptırdığı gibi, bir de zılgıt yemektedir.
Kılboş erkek oluyor...
Ammaaa... Bir gün gelir ve erkeği baştan yaratan kadın, yarattığı 'herifçik erkek' heykelinden sıkılır. Baştan yarattığı erkeği beğenmemeye başlar. Sonra da herifçik erkeğe der ki: "Evlendiğimizde sen böyle bir adam değildin. Eskiden neşeli bir adamken, şimdi çok sıkıcısın. Sana ne oldu da böyle değiştin!?" Heyhat ki ne heyhat! Artık kadın için iş işten çoktan geçmiştir. O saatten sonra kadının kapasitesi ile istekleri arasındaki fark açıldıkça, kadının mutsuzluğu da git gide derinleşir. O zaman da ben, kadınlara şu soruyu sormadan geçemeyeceğim: "Kadınlar neden, karısının her istediğini yapan, onun istediği her biçime giren adamlara aşık olmuyor?" Bence kadınlar, kadın eliyle biçimlendirilmiş erkeği 'kullanışlı' bulsalar da kesinlikle 'hayran olunabilir' bulmuyor. Sonrasında ne mi oluyor? Olan yine zavallım erkeğe oluyor. O saatten sonra ne İsa'ya, ne de Musa'ya yaranabiliyor. Üstelik adı da 'kılıbığa' çıkıp, kadınların gözünde 'kılboş erkek!' oluyor.
Sinan Akyüz
Heykeltıraş kadın
O saatten sonra kadın, birlikte olduğu erkekle çamurla oynar gibi oynamaya, onu şekilden şekile sokmaya ve sonunda bütün kadınların gıptayla bakacağı mükemmel erkeği yaratmaya kendini adamış bulur. Bu yüzden olsa gerek, bendeniz, kadınları bir çeşit 'heykeltıraşa' benzetiyorum. Bir kadın, erkeği ağına düşürür düşürmez daha önce ayılıp bayıldığı erkeğin arkadaşları her nedense o günden sonra, 'işe yaramaz herifler'e dönüşür. 'Mutlu aşk yuvası' olarak gördüğü evinizi yeniden dekore etmeye kalkışır. Sonrasında ise malum... Dolabınızdaki giysileri birdenbire kapıcınızın üzerine görmeye başlarsınız.
İdeal koca prototipi
Kadının, 'ideal koca prototipi' bununla sınırlı mı kalır? Haşa! Bir erkeği yeniden yapılandırmaya karar veren kadın, şu noktalarda planını sinsice uygulamaya koyulur:
Birincisi; Saç modeliniz değişir.
İkincisi; Kılık kıyafetinize karışılır.
Üçüncüsü; Bekar arkadaşlarınız bir bir gözden çıkarılır.
Dördüncüsü; Eğlence anlayışınız değişir.
Beşincisi; Paçalı don değil, boxer giymeye başlarsınız. Ne yalan söyleyeyim ki, sonradan 'beyaz atlı prens'e dönüşen erkek, başına gelen felaketlerden habersizdir. Hatta zaman zaman suçluluk duygusu bile taşır. Neden mi? Çünkü; erkeğe 'format' atan kadın, bazen erkeğin karşısına geçip, onunla dalga geçer. Onu aşağılar. Aşağılarken de der ki: "Yat kalk Allah'a şükret ki, benim gibi bir kızla evlendin. Eskiden giydiğin o puantiyeli gömlekler de neyin nesiydi öyle?" Zavallı erkek, o saatten sonra 'süt dökmüş kedi' gibidir. Yuları kaptırdığı gibi, bir de zılgıt yemektedir.
Kılboş erkek oluyor...
Ammaaa... Bir gün gelir ve erkeği baştan yaratan kadın, yarattığı 'herifçik erkek' heykelinden sıkılır. Baştan yarattığı erkeği beğenmemeye başlar. Sonra da herifçik erkeğe der ki: "Evlendiğimizde sen böyle bir adam değildin. Eskiden neşeli bir adamken, şimdi çok sıkıcısın. Sana ne oldu da böyle değiştin!?" Heyhat ki ne heyhat! Artık kadın için iş işten çoktan geçmiştir. O saatten sonra kadının kapasitesi ile istekleri arasındaki fark açıldıkça, kadının mutsuzluğu da git gide derinleşir. O zaman da ben, kadınlara şu soruyu sormadan geçemeyeceğim: "Kadınlar neden, karısının her istediğini yapan, onun istediği her biçime giren adamlara aşık olmuyor?" Bence kadınlar, kadın eliyle biçimlendirilmiş erkeği 'kullanışlı' bulsalar da kesinlikle 'hayran olunabilir' bulmuyor. Sonrasında ne mi oluyor? Olan yine zavallım erkeğe oluyor. O saatten sonra ne İsa'ya, ne de Musa'ya yaranabiliyor. Üstelik adı da 'kılıbığa' çıkıp, kadınların gözünde 'kılboş erkek!' oluyor.
Sinan Akyüz
hayal- Mesaj Sayısı : 548
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 51
Nerden : bln
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz