Kadinin gözyasi..
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Kadinin gözyasi..
Küçük bir erkek çocuk,annesine sordu "Niçin ağlıyorsun" "Çünkü ben kadınım" Diye cevapladı annesi Anlamadım dedi çocuk. Annesi çocuğu kucaklayıp Hiç bir zaman anlayamayacaksın dedi Babasına "Baba annem niçin ağlıyor" diye sordu Babanın cevabı "Bütün kadınlar sebepsiz ağlayabilen yapıdadır" oldu Küçük çocuk büyüdü yetişkin adam oldu halâ kadınların niçin ağladıklarını keşfedemedi Nihayet öldükten sonra cennete gittiğinde Allaha sordu "Allahım Kadınlarn için bu kadar kolay ağlayabiliyorlar"dedi "Allah Ben kadınları özel yarattım Tüm yaşamın ağırlığını taşıyabilecek kuvvette olmasına rağmen başkalarına teselli verecek kadar yumuşak omuzlar doğumun acısına olduğu kadar doğurdukları evlatlarının nankörlüğüne dayanabilecek iç kuvvetini verdim Başkalarının kuvvetinin kalmadığında devam edecek azmi ailesinin hastalığında yorgunluğa pabuç bıraktırmayacak kudreti verdimHer türlü şart altında hatta kendilerini çok kötü incitseler de çocuklarını sevmek duygusallığını verdim Bu duygusallık her yaştaki çocuklarının yaralarını sarmalarına, sorunlarını dinleyip paylaşmalarına yardım ediyor Kocalarını tüm kusurlarıyla sevmek kuvvetini verdim Onlara iyi bir kocanın eşini asla incitmeyeceğini fakat bazen destek ve kuvvetini deneyecek davranışlarda bulunacağını anlayacak duyarlı bir zeka verdim Tek zayıflık olarak kadınlara bir gözyaşı verdim Tamamen kendilerinin sahip oldukları ihtiyaçları olduğunda kullanmak üzere İnsanlık için bir gözyaşı diye cevapladı" Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudune de kendini ne şekilde taşıdığıdır Kadını esas güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi fedakarlığı sorumluluğu, anlayışı sadece bilgiye değil aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır
UYKUSUZ KADIN!!
Bilinmez yollara salındı çocuk yanı...
Hayatın sırlarına kostu kadın!
Bütün iklimlerini hayatın, içinde barındırdı ve acıya kızıl gül açtı dalları, yüreğindeki sancıların...
Drüstlük ve temizlikle arınmalıydı ki temiz olmalıydı yarınları.
Ki uzak durmalıydı kızıl gecelerden ve unutmamalıydı namusu arı...
Her rengini aşk´ın ve sevda´nın tanımalıydı, lakin tek olmalıydı yolu...
Çoktan öğrenmişti sadece pembe değildi rengi aşkın.
Ve dahi bilmeliydi bütün gizlerini yaşamın ve sevdanın.
Karar verdi ve kaprislerine yürüdü hayatın kadın!..
Gününde asla tutulmadı, ona verilen sözler...Hep bekledi...
Yarınlara verilen sözlere bağladı umutlarını...
Doymalıydı yanı-başındakı hayata, tüm hüzün salkımı gecelerine ragmen yaşamının.
Aldırmadan satılmışlığına iblise kadınlığının!..
Yaşamalıydı tüm med-cezirlerini, al takke ver külah dünyanın..
Uğurlarında binlerce defa öldü sevdiklerinin...
Sevdikleri ise sadece yansımasıydı satıldığı hayatın...
Hiç acısını cekmediler, gerekli olduklarında yanında olmadıkları,
olamadıkları yalnızlığa doğan kadının ve söz de "var-oluşlarıyla" övündüler kaybolmuşluklarının...
Defteri ve kalemiydi en iyi dostları, azda olsa arada sırada, bir-seyler karalardı.
Aylardır şarkılardan şiirlerden uzaktı.
Haddinden fazla ağırlaşmıştı, o gün narin başı...
Cesaretsizlikten değildi, kaleminden kara kaplı, defterinden bu kaçışı...
Yazacakları yıllardır, yüreğinde sakladıklarıydı, onca ezayı bir çırpıda karalamak kolaymıydı?
öyle ya, can yangınlarını koyacaktı ortaya ve kayıp yıllarının hesabını soracaktı..
__Ahh o ince yürek labirentlerinde yatan, can yangınlarım! Dedi halsiz, yorgun ve uykuya hasret sesiyle!
__Bu değme felek halimden bir çıkarsam, söylenmemiş nice figan kelamım yazarım,
feryad figan nafile, biliyorum ki çok canlar yakarım...
Aynadaki hali karartılaşmış ve tanınmıyordu artık, mum ışığıda yetmiyordu, simasını net görmeye..
Ayaga kalktı ve pencereyi açtı, sabahın ilk ışıklarıydı...
Tan yeli okşadı, kıvrım buklelerini, sokağı seyre daldı.
Terk´i diyar bir şehr-i andırıyordu, yeni taşındığı, sokak ve caddeler...
Derin bir iç çekti...
__Incittiniz incindi can yanım,lakin kıyamam-ki size ben..
__Offff varsın sessiz geçsin bu Temmuz da, varsın size dokunmayan bu can bin yaşasın sizden uzakda...
Gülümsedi günlerdir çalmayan telefonuna bakıp..
__Nasılsa işiniz düsünce ararsınız, merhabadan önce neredesini sorarsınız!..
__Mimozalarla bezemeli buraları ve birazda akasya bulmalı, bir yerlerden...
Dedi ve geceden beri hiç uğramadığı, yatağına sokuldu usuldan...
Elindeki o gece tek kelam yazamadığı, kalemini dahi bırakamadığına aldırmadan, derin uykuya daldı kadın...
!!!
...
Elif Türk
Hayatın sırlarına kostu kadın!
Bütün iklimlerini hayatın, içinde barındırdı ve acıya kızıl gül açtı dalları, yüreğindeki sancıların...
Drüstlük ve temizlikle arınmalıydı ki temiz olmalıydı yarınları.
Ki uzak durmalıydı kızıl gecelerden ve unutmamalıydı namusu arı...
Her rengini aşk´ın ve sevda´nın tanımalıydı, lakin tek olmalıydı yolu...
Çoktan öğrenmişti sadece pembe değildi rengi aşkın.
Ve dahi bilmeliydi bütün gizlerini yaşamın ve sevdanın.
Karar verdi ve kaprislerine yürüdü hayatın kadın!..
Gününde asla tutulmadı, ona verilen sözler...Hep bekledi...
Yarınlara verilen sözlere bağladı umutlarını...
Doymalıydı yanı-başındakı hayata, tüm hüzün salkımı gecelerine ragmen yaşamının.
Aldırmadan satılmışlığına iblise kadınlığının!..
Yaşamalıydı tüm med-cezirlerini, al takke ver külah dünyanın..
Uğurlarında binlerce defa öldü sevdiklerinin...
Sevdikleri ise sadece yansımasıydı satıldığı hayatın...
Hiç acısını cekmediler, gerekli olduklarında yanında olmadıkları,
olamadıkları yalnızlığa doğan kadının ve söz de "var-oluşlarıyla" övündüler kaybolmuşluklarının...
Defteri ve kalemiydi en iyi dostları, azda olsa arada sırada, bir-seyler karalardı.
Aylardır şarkılardan şiirlerden uzaktı.
Haddinden fazla ağırlaşmıştı, o gün narin başı...
Cesaretsizlikten değildi, kaleminden kara kaplı, defterinden bu kaçışı...
Yazacakları yıllardır, yüreğinde sakladıklarıydı, onca ezayı bir çırpıda karalamak kolaymıydı?
öyle ya, can yangınlarını koyacaktı ortaya ve kayıp yıllarının hesabını soracaktı..
__Ahh o ince yürek labirentlerinde yatan, can yangınlarım! Dedi halsiz, yorgun ve uykuya hasret sesiyle!
__Bu değme felek halimden bir çıkarsam, söylenmemiş nice figan kelamım yazarım,
feryad figan nafile, biliyorum ki çok canlar yakarım...
Aynadaki hali karartılaşmış ve tanınmıyordu artık, mum ışığıda yetmiyordu, simasını net görmeye..
Ayaga kalktı ve pencereyi açtı, sabahın ilk ışıklarıydı...
Tan yeli okşadı, kıvrım buklelerini, sokağı seyre daldı.
Terk´i diyar bir şehr-i andırıyordu, yeni taşındığı, sokak ve caddeler...
Derin bir iç çekti...
__Incittiniz incindi can yanım,lakin kıyamam-ki size ben..
__Offff varsın sessiz geçsin bu Temmuz da, varsın size dokunmayan bu can bin yaşasın sizden uzakda...
Gülümsedi günlerdir çalmayan telefonuna bakıp..
__Nasılsa işiniz düsünce ararsınız, merhabadan önce neredesini sorarsınız!..
__Mimozalarla bezemeli buraları ve birazda akasya bulmalı, bir yerlerden...
Dedi ve geceden beri hiç uğramadığı, yatağına sokuldu usuldan...
Elindeki o gece tek kelam yazamadığı, kalemini dahi bırakamadığına aldırmadan, derin uykuya daldı kadın...
!!!
...
Elif Türk
hayal- Mesaj Sayısı : 548
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 51
Nerden : bln
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz