Çocuklar Uçurtma Gibiler
1 sayfadaki 1 sayfası
Çocuklar Uçurtma Gibiler
Erma Bombeck’in “Children Are Like Kites”ından hareketle...
“Büyük zamanınızı verirsiniz. Büyük çaba. Odaklanırsınız, çok ter dökersiniz. Onlarla koşarsınız. Ta ki onların da sizin de nefesleriniz kesilene kadar, beraber. Yorulur ama çok da büyük keyif alırsınız. Onlar ne yaparlar, gider bir çatıya takılırlar. Tökezlerler, toslarlar. Siz her defasında koşar başlarını sıkıştığı yerden kurtarır, yamar, onarır, ne diller döker birgün gelip uçabilecek olduklarına onları temin edersiniz. Farklı rüzgarlarda, farklı tepelerde, dener, denersiniz“.
Nihayet bir gün, bekliyordunuz ama..o gün beklemiyordunuz, “havalanırlar, ayakları yerden kesiliverir“.
Başları göğe ermiştir :^) Bir havalanırlar ki havalarından yanlarına yaklaşamazsınız.
“Daha çok özgürlüğe ihtiyaçları olur, daha uzun bir ipe, ve siz hiç eliniz varmasa da, o uzun ipi gevşetebilmeye uğraşmayı, gözünüzü, kamaşsa da yaşarsa da üzerlerinden ayırmayarak sürdürürsünüz“...en zor anlar galiba bunlardır.
“Oradan yukarıdan kuvvetle asılırlar, sizi peşlerinden sürüklerler...insafsızlar. İplerin her karışıp dolaşması, sevinçle berabere giden bir üzüntü doğurur içinizde, her nasıl oluyorsa.
Uçurtmanız uçar uçar gözden uzaklaşır ve siz, bir süredir gayet iyi bilmektesinizdir ki, o güzel şeyin sizi birbirinize bağlı tutan yaşam ipinin havada kopmasına çok yoktur. Havada özgür ve tek başına yükselecek, artık sizin kuvvetinizden faydalanmaksızın ve irtifa kaybetmeden süzülecektir, çünkü bu işler hep böyle gelmiştir böyle de gidecektir“...
İçinizi bir "boşluk kaplar". Ancak o zaman o noktada bilirsiniz ki, üzerinize düşeni yapmışsınızdır, tamamdır. Fakat, avucunuzdan nasıl da kayıp gitti.
Yapmayın ama. İyi iş çıkardığına hüzünlenir mi hiç insan. Amaç zaten, uçması değil miydi.
Nihayet, gözden yiterler. Bunlar uzaklaştıkça küçülen değil, ancak büyüdükçe uzaklaşabilen uçurtmalar.
Ancak vakt-i zamanında yükseklerden korkmamayı öğretebildiyseniz düşmezler.
Derinlerden kaçmamayı verebildinizse eğer, düşecek gibi olsalar da alçalmaz, tepe taklak olmazlar, yine başları dik, bulutların arasındaki yerlerine geri yükselebilirler
Gökyüzünün de derinlikleri var.
Başka uçurtmaların onları hiç enterese etmediğini aşılayabildiyseniz ipleri onlarınkine dolanmaz. Meseleleri kendileriyle!
Onları sakındınızsa ve onlardan hiçbir şeyi sakınmadınızsa..ipin kopması birbirinizden kopmanızı hiç de gerektirmeyecek. Çünkü görünmeyen, öteki bağlar devreye girecek.
Ancak ve ancak, iplerin gün gelip artık sizin elinizde olmayacağına hazırlayabildiyseniz kendinizi..boş kalan elinizi giden o güzel uçurtmaya sallayacak ve bunu yaparken de gururla gülümseyecek takati bulabilirsiniz.
Onca havalandıktan sonra bu uçurtmalar pek dönüp arkalarına bakmıyorlar. Bilmiyorum bu belki de hep orada olduğunuzu bildiklerindendir. O güveni inşa edebildiyseniz ne mutlu size.
Bütün kalbinizle umarsınız ki doğru rüzgarları seçebilir, yönlerini bilebilirler. Hep anlattığınız gibi.
Düzgün uçarlar. Güvenli seyrederler.
Kişilik kazandırabilmişseniz eğer, ilk karşılarına çıkan rüzgara kapılarak değil, onu karşılarına alarak ve böylece çok daha iyi ve gururla yükselirler.
Göklerde silikleşmezler.
Snoopy Woodstuck'la bir sohbetlerinde şöyle der, daha doğrusu baloncuğunda şunu düşünür. Uçurtmaların kuyrukları olmak zorunda mı? Sonra şu sonuca varır: Elbette ki olmak zorunda. Yoksa mutlu olduklarını size taa oralardan nasıl gösterebilirler ki?
Uzaktan baktığınızda uçurtmanızın mutlu mutlu dansettiğini görmek istersiniz.
O halde ona nadide bir uçurtma gibi davranın. Ona değer gösterin ki kendini değerli hissetsin, kendinde bir değer görsün. O zaman kendine iyi bakar, dikkat eder, sahip çıkar. Duruşu dikleşir, doğru uçar ve değerli bir uçurtma haline gelir.
Sizin de gözünüz yukarda kalmaz. Nasıl ki Ay’ın hep orada güzel güzel ışımakta olduğunu bilmek için gözümüzü dikip bakmamız gerekmiyorsa, veya bulutlu gecelerde görünmese de onun orada ve iyi olduğunu biliyorsak :^)
Yine de iyi seyirler,
Onlara da, size de :^)
“Büyük zamanınızı verirsiniz. Büyük çaba. Odaklanırsınız, çok ter dökersiniz. Onlarla koşarsınız. Ta ki onların da sizin de nefesleriniz kesilene kadar, beraber. Yorulur ama çok da büyük keyif alırsınız. Onlar ne yaparlar, gider bir çatıya takılırlar. Tökezlerler, toslarlar. Siz her defasında koşar başlarını sıkıştığı yerden kurtarır, yamar, onarır, ne diller döker birgün gelip uçabilecek olduklarına onları temin edersiniz. Farklı rüzgarlarda, farklı tepelerde, dener, denersiniz“.
Nihayet bir gün, bekliyordunuz ama..o gün beklemiyordunuz, “havalanırlar, ayakları yerden kesiliverir“.
Başları göğe ermiştir :^) Bir havalanırlar ki havalarından yanlarına yaklaşamazsınız.
“Daha çok özgürlüğe ihtiyaçları olur, daha uzun bir ipe, ve siz hiç eliniz varmasa da, o uzun ipi gevşetebilmeye uğraşmayı, gözünüzü, kamaşsa da yaşarsa da üzerlerinden ayırmayarak sürdürürsünüz“...en zor anlar galiba bunlardır.
“Oradan yukarıdan kuvvetle asılırlar, sizi peşlerinden sürüklerler...insafsızlar. İplerin her karışıp dolaşması, sevinçle berabere giden bir üzüntü doğurur içinizde, her nasıl oluyorsa.
Uçurtmanız uçar uçar gözden uzaklaşır ve siz, bir süredir gayet iyi bilmektesinizdir ki, o güzel şeyin sizi birbirinize bağlı tutan yaşam ipinin havada kopmasına çok yoktur. Havada özgür ve tek başına yükselecek, artık sizin kuvvetinizden faydalanmaksızın ve irtifa kaybetmeden süzülecektir, çünkü bu işler hep böyle gelmiştir böyle de gidecektir“...
İçinizi bir "boşluk kaplar". Ancak o zaman o noktada bilirsiniz ki, üzerinize düşeni yapmışsınızdır, tamamdır. Fakat, avucunuzdan nasıl da kayıp gitti.
Yapmayın ama. İyi iş çıkardığına hüzünlenir mi hiç insan. Amaç zaten, uçması değil miydi.
Nihayet, gözden yiterler. Bunlar uzaklaştıkça küçülen değil, ancak büyüdükçe uzaklaşabilen uçurtmalar.
Ancak vakt-i zamanında yükseklerden korkmamayı öğretebildiyseniz düşmezler.
Derinlerden kaçmamayı verebildinizse eğer, düşecek gibi olsalar da alçalmaz, tepe taklak olmazlar, yine başları dik, bulutların arasındaki yerlerine geri yükselebilirler
Gökyüzünün de derinlikleri var.
Başka uçurtmaların onları hiç enterese etmediğini aşılayabildiyseniz ipleri onlarınkine dolanmaz. Meseleleri kendileriyle!
Onları sakındınızsa ve onlardan hiçbir şeyi sakınmadınızsa..ipin kopması birbirinizden kopmanızı hiç de gerektirmeyecek. Çünkü görünmeyen, öteki bağlar devreye girecek.
Ancak ve ancak, iplerin gün gelip artık sizin elinizde olmayacağına hazırlayabildiyseniz kendinizi..boş kalan elinizi giden o güzel uçurtmaya sallayacak ve bunu yaparken de gururla gülümseyecek takati bulabilirsiniz.
Onca havalandıktan sonra bu uçurtmalar pek dönüp arkalarına bakmıyorlar. Bilmiyorum bu belki de hep orada olduğunuzu bildiklerindendir. O güveni inşa edebildiyseniz ne mutlu size.
Bütün kalbinizle umarsınız ki doğru rüzgarları seçebilir, yönlerini bilebilirler. Hep anlattığınız gibi.
Düzgün uçarlar. Güvenli seyrederler.
Kişilik kazandırabilmişseniz eğer, ilk karşılarına çıkan rüzgara kapılarak değil, onu karşılarına alarak ve böylece çok daha iyi ve gururla yükselirler.
Göklerde silikleşmezler.
Snoopy Woodstuck'la bir sohbetlerinde şöyle der, daha doğrusu baloncuğunda şunu düşünür. Uçurtmaların kuyrukları olmak zorunda mı? Sonra şu sonuca varır: Elbette ki olmak zorunda. Yoksa mutlu olduklarını size taa oralardan nasıl gösterebilirler ki?
Uzaktan baktığınızda uçurtmanızın mutlu mutlu dansettiğini görmek istersiniz.
O halde ona nadide bir uçurtma gibi davranın. Ona değer gösterin ki kendini değerli hissetsin, kendinde bir değer görsün. O zaman kendine iyi bakar, dikkat eder, sahip çıkar. Duruşu dikleşir, doğru uçar ve değerli bir uçurtma haline gelir.
Sizin de gözünüz yukarda kalmaz. Nasıl ki Ay’ın hep orada güzel güzel ışımakta olduğunu bilmek için gözümüzü dikip bakmamız gerekmiyorsa, veya bulutlu gecelerde görünmese de onun orada ve iyi olduğunu biliyorsak :^)
Yine de iyi seyirler,
Onlara da, size de :^)
hayal- Mesaj Sayısı : 548
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 51
Nerden : bln
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz