Nerede o eski aşklar?
1 sayfadaki 1 sayfası
Nerede o eski aşklar?
Onu bir kez görmenin bile bütün bir yaşama bedel olduğu… Ona yazdığın mektupla yüreğinin şahlandığı… Onu düşünmeden gözlerini kapamadığın geceler...
Sabah gözünü açtığın anda onun hayaliyle uyanmak ve attığın her adımda onu düşünerek yol almak.
Nerede o eski aşk şiirleri… Her bir mısrasını ruhundan akan sözcüklerle işlediğin…
Ona dokunmak bir yana, gözlerine bakmanın bile ruhunu erittiği aşklar.
Çabuk mu tükettik yoksa o çocuksu yanımızı? Aşk dediğimiz şeyi kolay mı harcadık? Özgür kaldığında ruhumuz, onu bize ait mi sandık?
Aşkı anlamadık mı yoksa? Yoksa onu da fast food tarzı bir alışkanlık gibi yiyip bitirdik mi?
Aşkın anlamı nedir? Neden aşık olur insan?
Eskiden aylarca gelmesi beklenen mektupları okumak için gecelerce uykusuz kalan sevgililer nerede şimdi? Nerede uğruna dağları delen aşklara imza atan gerçek aşıklar?
Aşk hakkında o kadar çok şey söylendi ki… Onu tarif ettiler utanmadan. Sanki bir cisim ya da bir teoriden söz eder gibi. Ona bir ömür biçti bazı vicdansız uzmanlar. İnandık onların dediklerine. Aşk için formüller ürettik. Kendi ellerimizle yok ettiğimiz aşkın büyüsünü yeniden yaşatabilmek için demediğimiz şey kalmadı.
AŞKIN KUSURSUZLUĞUNU UNUTTUK!
Unuttuk ama bir şeyi… Aşkın kusursuzluğunu unuttuk. Aşkın kusursuz, korkusuz ve kuşkusuz olduğunu unuttuk. Büyüyü bozduk kısacası. Yere düşen bir cam bardağın düşmeden önceki kusursuzluğu gibiydi aşk. Bardak düştüğü zaman yere, kusursuzluğu yok oluyor, yani büyü bozuluyordu.
En mükemmel aşkların en kusursuz olanları olduğu gerçeğini unuttuk, fast food çağına girdiğimiz bu günlerde. Günü birlik mutluluklar ve günü birlik sevgi maskeleri altına gömdük kusursuz aşkı.
Hücrelerimizin içine kadar giren o sihirli geni yok ettik ne yazık ki.
Eğer varsa kusursuz, pürüzsüz bir aşk, o aşka dünyadaki en değerli ödül verilmeli bence.
Çok mu karamsar oldum bu yazıda? Evet, fazlasıyla... Belki motive olurum, diye yaptım bunu. Belki siz de fark edersiniz, diye yazdım bu yazıdan sonra, kusursuz aşkın mükemmelliğini.
Çünkü ben yapamadım bunu. İtiraf etmeliyim! Büyük kristal küreyi düşürdüm yere. Ve kayboldu kusursuzluğu. Neden itiraf ettim bunu? Belki ders alırım diye. Zor oldu tabii ki bu başarısızlığımı itiraf etme cesaretini göstermek. Aşk üstüne, iletişim üstüne kitap yazıp, binlerce kişiye danışmanlık yapıp eğitim verdikten sonra, kalkıp da bunu söylemek zor oldu benim için.
Kristal küre kaydı elimden ve düştü. Tutamadım ya da tutamadık… Mazeretlere sığınmak istemiyorum. “Sadece kusursuz aşk kristalini düşürdüm” demekle yetiniyorum.
Bu yüzden soruyorum “Eski aşklar nerede?” diye. Bizim kriterlerimiz mi çok fazla, yoksa o destansı aşkların mı çok az kriteri vardı bilmiyorum. Çok şey mi bekledik aşktan. Onu kusursuz yapan sadeliğiydi belki de. Saf olmasıydı. İçinde kuşkuların, korkuların olmamasıydı. Ego girmemişti belki de o aşklara.
Yere düşen bir kristal küre için yapılacak fazla bir şey olmayabilir belki. Ama elinizde tuttuğunuz o kusursuz küre, sizi kusursuz aşka götürecektir.
Kusursuzca sevin…
Her bir sözcüğünüz kusursuzca çıksın ağzınızdan… Kusursuzca dokunun ona…
Kusursuz… Sadece kusursuz…
Sabah gözünü açtığın anda onun hayaliyle uyanmak ve attığın her adımda onu düşünerek yol almak.
Nerede o eski aşk şiirleri… Her bir mısrasını ruhundan akan sözcüklerle işlediğin…
Ona dokunmak bir yana, gözlerine bakmanın bile ruhunu erittiği aşklar.
Çabuk mu tükettik yoksa o çocuksu yanımızı? Aşk dediğimiz şeyi kolay mı harcadık? Özgür kaldığında ruhumuz, onu bize ait mi sandık?
Aşkı anlamadık mı yoksa? Yoksa onu da fast food tarzı bir alışkanlık gibi yiyip bitirdik mi?
Aşkın anlamı nedir? Neden aşık olur insan?
Eskiden aylarca gelmesi beklenen mektupları okumak için gecelerce uykusuz kalan sevgililer nerede şimdi? Nerede uğruna dağları delen aşklara imza atan gerçek aşıklar?
Aşk hakkında o kadar çok şey söylendi ki… Onu tarif ettiler utanmadan. Sanki bir cisim ya da bir teoriden söz eder gibi. Ona bir ömür biçti bazı vicdansız uzmanlar. İnandık onların dediklerine. Aşk için formüller ürettik. Kendi ellerimizle yok ettiğimiz aşkın büyüsünü yeniden yaşatabilmek için demediğimiz şey kalmadı.
AŞKIN KUSURSUZLUĞUNU UNUTTUK!
Unuttuk ama bir şeyi… Aşkın kusursuzluğunu unuttuk. Aşkın kusursuz, korkusuz ve kuşkusuz olduğunu unuttuk. Büyüyü bozduk kısacası. Yere düşen bir cam bardağın düşmeden önceki kusursuzluğu gibiydi aşk. Bardak düştüğü zaman yere, kusursuzluğu yok oluyor, yani büyü bozuluyordu.
En mükemmel aşkların en kusursuz olanları olduğu gerçeğini unuttuk, fast food çağına girdiğimiz bu günlerde. Günü birlik mutluluklar ve günü birlik sevgi maskeleri altına gömdük kusursuz aşkı.
Hücrelerimizin içine kadar giren o sihirli geni yok ettik ne yazık ki.
Eğer varsa kusursuz, pürüzsüz bir aşk, o aşka dünyadaki en değerli ödül verilmeli bence.
Çok mu karamsar oldum bu yazıda? Evet, fazlasıyla... Belki motive olurum, diye yaptım bunu. Belki siz de fark edersiniz, diye yazdım bu yazıdan sonra, kusursuz aşkın mükemmelliğini.
Çünkü ben yapamadım bunu. İtiraf etmeliyim! Büyük kristal küreyi düşürdüm yere. Ve kayboldu kusursuzluğu. Neden itiraf ettim bunu? Belki ders alırım diye. Zor oldu tabii ki bu başarısızlığımı itiraf etme cesaretini göstermek. Aşk üstüne, iletişim üstüne kitap yazıp, binlerce kişiye danışmanlık yapıp eğitim verdikten sonra, kalkıp da bunu söylemek zor oldu benim için.
Kristal küre kaydı elimden ve düştü. Tutamadım ya da tutamadık… Mazeretlere sığınmak istemiyorum. “Sadece kusursuz aşk kristalini düşürdüm” demekle yetiniyorum.
Bu yüzden soruyorum “Eski aşklar nerede?” diye. Bizim kriterlerimiz mi çok fazla, yoksa o destansı aşkların mı çok az kriteri vardı bilmiyorum. Çok şey mi bekledik aşktan. Onu kusursuz yapan sadeliğiydi belki de. Saf olmasıydı. İçinde kuşkuların, korkuların olmamasıydı. Ego girmemişti belki de o aşklara.
Yere düşen bir kristal küre için yapılacak fazla bir şey olmayabilir belki. Ama elinizde tuttuğunuz o kusursuz küre, sizi kusursuz aşka götürecektir.
Kusursuzca sevin…
Her bir sözcüğünüz kusursuzca çıksın ağzınızdan… Kusursuzca dokunun ona…
Kusursuz… Sadece kusursuz…
hayal- Mesaj Sayısı : 548
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 51
Nerden : bln
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz