Hicranli Foruma Hosgeldiniz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İhanetle yıkılan aşklar

2 posters

Aşağa gitmek

İhanetle yıkılan aşklar Empty İhanetle yıkılan aşklar

Mesaj  hayal C.tesi Nis. 25, 2009 3:09 pm

Hayat öyle bir karmaşa ki, Ya doğru zamanda yanlış insanı çıkartıyor karşımıza, ya da yanlış zaman doğru insanın kaybına neden oluyor. Ya zamana yeniliyorsun ya kişiye…

Sevgi nedir diyoruz her zaman... Kimi sevenler için basit ve güzel, kimileri içinde acı ve zordur. Sevgi üretmek, paylaşmak, beraber tüm zorluklara katlanıp sevmektir. Sımsıkı sarılıp ağlamaktır. Birlikte olunduğu zamanlarda kalbin ve yüzün aynı ölçüde gülmesidir.

Düşünsenize yıllarını vermişsiniz, emek harcayarak seneleri geçirmişsiniz acısıyla ve tatlısıyla ve bir bakmışsınız ki o güven duyduğunuz, deliler gibi sevdiğiniz kişinin ihanetiyle karşı karşıya kalıyorsunuz. O anda düşünemiyorsunuz hiçbir şey gelmiyor akla beyin duruyor, hayat bir anda o kadar anlamsızlaşıyor ki sanki her şey üstünüze geliyor, ne kadarda inkâr etse de siz seven kadınsınız inkârların ne kadar yalan olduğunu yılların birikimiyle onun beden diliyle anlıyorsunuz çünkü onu yıllardır taşımışsınızdır. Temelden bir bina bozulunca veya göçünce bina nasıl harabeye dönüşüyorsa, nasıl çöküyorsa, sevgiyi harabeye, yalana çeviren bozabilen birileri çıkıyor işte siz ne kadarda aşk yaşamak isteseniz de ihanetle karşı karşıya kalınca başka bir kişiliğe bürünüyorsunuz. Aşkta Sadakat ve Güven o kadar önemli ki aşkı asıl besleyen bu iki kelimedir.

Engin denizlerde kulaç attığımız, üstüne gökkuşağını kuşandığımız aşk seneler geçse de yalan olabiliyor, aniden bütün sözcükler yetersiz kalabiliyor. Gözlerine baktığımızda o an cennet bahçesindeymişiz gibi hissedersiniz. Meğer bir yalanmış aldatmaymış, kötü bir rüya. Kötülüğün bile bir yüzü vardır, bir görünüşü ama en beteri aldatılmakmış. Düşünürüz keşke bir masal olsaydı razı olurduk, bir şiir olsaydı alıp saklardık. O zaman güzel bir yüz, güzel bir aşk kalırdı geriye, hoş bir anı, kimsenin zedeleyemeyeceği bir aşk. Hiçbir şey kalmadı, bir yokluğu varsaymış, bir hiçe sarılmış, bir aşk yaratmış kendi kendimize sarılmışız. İhanet yaşamın her döneminde var diye düşünülür. Her türlü ilişkide boyutu ne olursa olsun uzun ve kısa ilişkilerde, ihanetin kökünde tatminsizlik yatıyor, daha iyisini bulabilir miyim düşüncesi baskın. Sonra anlaşıldı mı affedilmek istenmesi, nasıl o güven tekrar geri gelebilir ki. Bağışlanabilir mi böyle bir şey her an nerde, ne yapıyor, kiminle diye beyninizi kemiren yanıtsız kalan sorular, nasıl cevap bulabilir ki, İnandırıcı olur söylenen her cümlenin arkasında acabalarla yaşamak kolay olur mu?

Beklide bir gün bir yerde bitecekti yaşanan aşk, ama unutulmaz bir hatıra olarak yürekte kalması daha canlı tutardı aşkı. İhanet insanın yüreğini yakıyor sevdiğinize karşı ne bir öfke duyuyor, ne kırgın oluyor, nede kızgın oluyorsunuz. Sadece kendinizi suçluyorsunuz. Küçücük bir toz tanesini mücevhere çevirdiğiniz için.

Artık elveda zamanı gelmiştir. Kendinizi hiçe saydığınız, gereksiz bulduğunuz, yapayalnız hissettiğiniz zamanları, geride bırakma zamanı gelmiştir. Evet, ayrılık ölüm kadar acı ve soğuk olsa da yürek kızgın demirlerle dağlansa da, gitme zamanı gelmiştir. İhanetin bedeli çok ağırdır. Sevinçlere, hayallere, umutlara elveda denilmeli artık. Düne kadar en yücesini yaşadığımız mutluluğun, ayaklarımızın altından kayıp gitme zamanı gelmiştir. Güneş kadar yakın olsa da bize o büyük aşk ihanetle birlikte artık gömülmelidir, dönüp arkaya bakmadan.

O büyük aşk daha fazla zarar görmeden. Elveda…

Sanılırki sadece aşklarda ihanet vardır çok sevdiginiz dostum dediginiz canım bildiginiz insanlardanda ihanet ve sadakatsizlik görürsünüz bu yazıda benden bu durumu yaşayanlara….her ne olursanız olun size verilen degerin karşılıgını gösterin ama sadece inanadıklarınıza:Exclamation!
hayal
hayal

Mesaj Sayısı : 548
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 50
Nerden : bln

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

İhanetle yıkılan aşklar Empty Sizce İhanetin Bedeli Nedir ?

Mesaj  Admin Cuma Mayıs 15, 2009 6:13 pm

Tehlikeli bir ihanet oyununa başlayanlar sanırlar ki sadece kaybederlerse bir bedel ödeyecekler.Halbuki tehlikeli oyunların ters bir kuralı vardır.Kazananlar kaybedenlerden her zaman daha çok bedel öderler.

Üstelik çoğu zaman herkezin ödeyeceği bedel apaçık ortadadır.Tehlikeli oyunları bu denli cazip kılansa bedellerin asla peşin istenmemesidir.Kader verdiği hazza kıyasla en fahiş bedeli işte bu yüzden ihanet oyuncularından talep eder , ve oyuncular en ağır senetleri çarçabuk imzalayarak atıverirler sahneye...

Peki ya siz hiç ihanete uğradınızmı , uğradıysanız bedeli ne oldu yada eğer uğrarsanız nasıl bir bedel keserdiniz ?

Şimdide İhanet Oyunlarını derinlemesine masaya yatıralım

Gerçekten sadık olduğumuz yegane anlar delice aşık olduğumuz anlardır.Ondan sonra ya sadık görünürüz yada fırsat bulamayız.
İnsan hep değişeceğim diye söz verir.Ama bu sözlerin hiçbir teminatı yoktur.Tam tersine kişinin geçmişi bu sözleri tamamen değersiz kılar.Ama aşıklar çok kötü tüccarlardır.Piiyasada 5 paraya kırdıramayacakları senetleri ne bedeller ödeyerek kabul ederler.
Değişeceğim sözü ilişkimizi düzeltmekte kullandığımız bozuk bir paradır.

Sadakat ihanettir.
Nasıl mı ?
Canım çeker ama yapamam.
Yani ?
Yani sana sadık kalırken kendime ihanet ederim.
Yani ?
Yani sadakat ihanettir.

Kadınlar özgürük ve bağımsızlıklarını herşeyin üstünde tutan erkeklere gerçekten aşık olurlar.Kadın erkeğin kendisine bağlanmasını isterken, bilinç altında hiçbir kadına bağlanamayacak yaratılıştaki erkekleri gerçek erkek diye kabul eder.Kadını aşkta perişan eden de içine düştüğü bu paradokstur.

Erkekler de bir gariptir.Mesela bazıları kendisini aldatmayacağından emin olduğu hiçbir kadına aşık olamaz.Bu da bir paradokstur.

Başka kadınlarla yatacağımdan şüphelenen kadınlar aslında kendinden şüphelenmektedir.Hırsızlar herkezi hırsız sanır.

Kıskanç bir kadın huzurumuzu bozar ama gururumuzu okşar ve bencil bir aşık için gururu huzurundan her zaman daha önemlidir.

Erkeklerin kıskançlığı biraz daha farklıdır.Erkek ihanet eden kadınını kıskanmaz ; öbür herifin talihini , cazibesini , neşesini ve keyfini kıskanır.Erkeklerin kıskançlıkları kadınlara duydukları güvensizikle ilgili değil, kendi erkekliklerine duydukları güvensizlikle ilgilidir.

Kıskançlığımızın temelinde en derinde narsizm ve bencillikten başka bir şey yoktur. " Benim ona sahip olduğum şekillerde ve aynı ayrıntılarla bir başkasıda ona kolaylıkla sahip olabiliyorsa , benim ne ayrıcalığım kalır ki ? "

Hiç,evet,hiç.
Sende öbürleri gibisin.
Tıpa tıp aynı.
Hiçbir üstün tarafın , hiçbir özel kıymetin yokmuş.
Bak o da ne güzel takılıyor.
Bak onunlada ne şehvetli öpüşüyor.
Bak onunlada ne güzel sevişiyor.
İhanetlerde en büyük acıyı bu detayların hayal edilmesi vermez mi ?

Evet ihanetler bu yüzden çok acıtırlar çünkü kişiliğimize ve kendimizce biçtiğimiz sahte kıymetlerimize hakarettirler.Bir güzel uykudan hoyratca uyandırırlar bizi.İşte tamda bu yüzden, ihanetler kendimize daha gerçekci bir değer biçmemiz için çok kısmetli anlardır.Ama ne gam ! Herkes yalanların ve şişirilmiş egoların bir an önce geri gelmesini ister ve ihanet acısının bütün hıncıyla bu sefer kendisi için bir pay kapmak hevesiyle balıklama atlar çapkınlık pazarına.
Üstelik gerçekten aşık olamayanlar ve hiçbir zaman olamayacaklar aşkın tüm sorumluluğunu sadakat sanırlar.Ne büyük yanılgı ! Aşkta oysa tek bir sorumluluk vardır..
Aşkta sadakat , saygı , ihanet, iffet.. bütün bunlar o sorumluluğun biraz daha sürdürülmesine yarayan oyunlardır.
Sevmekten usanmak başkadır ; sevmemek başka. " Seni hala seviyorum sevgilim.Ama bu aralar sevmekten usandım " Bu dili konuşan aşıklar ne kadar azdır.Kendimizi her zaman bir papatya falına hapsederiz.

Seven erkek 3 yılda seven kadın ise 7 yılda bıkar.Aşkın en berbat yanıda aradaki bu 4 senedir zaten. İşte bu dönemde sadakat ve iffetin şehveti dizginleyeceği sanılır.
Oysaaa...
İffet şehveti dizginleyene kadar , şehvet iffeti ne oldum delisine çevirir.
İhanetten önce şehvet, ihanetten sonra sadakat konuşur.Doymuş bir şehvetin istirahatini fırsat bilen sadakat ne yeminler eder.
Sadakat bağıra çağıra yeminler ederken şehvet yavaşca uyanır , sokulur sevgilisinin ensesine ve başlar fısıldayarak konuşmaya.

En ucuza getirlimiş aşk , bedelini bedelini bir başka kadının yada kocanın ödediği aşktır.Böyle bir aşk da ucuzdur doğrusu.
Kadının iffeti , beni şehvetle sevdiğin müddetçe sana aşığım.
Erkeğin iffeti , seni şehvetle sevdiğim müddetce yaptığım kaçamaklar sadakatsizlik sayılmaz.
Kadının iffeti erkeğin iffetinden her zaman daha az iki yüzlüdür.

İffetini tamamen eşinin ona olan sadakatine ve sevgisine endekslemiş kadınlar ve erkekler iffetli sayılmazlar ama iyi tüccarlardır doğrusu.
"Sen beni sevdiğin için sana sadık değilim.Ben seni sevdiğim, sadece seni istediğim için sana sadığım"
İşte gerçek iffet...Saçma.. Halbuki iffet fırsatını bulamamış bir şehvetten başka bir şey değildir.
Çirkin bir kadının iffetine asla inanmam.Sahtedir.Çünkü çirkin bir kadının iffeti onun kaderidir , seçimi değil.Gerçek ise eski çağlarda eski çağlarda felsefenin şimdi ise bilimin pezoluğunu yaptığı ve her önüne gelene veren 2500 yıllık bir çaçadır.
İhanet oyunlarının en tiyatral anları itiraflarla başlar.İtirafların zamanlaması itirafların özünden daha önemlidir.Çünkü öz yinede sözdür.Yani yalanlarla sarmalanmış yepyeni bir doğrumsu.Ama zamanlama söz değildir , yaşanandır.
Neden şimdi bu itiraf ?
Çoğu zaman bu sorunun cevabını işaret ettiği ihanet, itiraf edilen ihannetden çok daha ağırdır.
İnsan yalanını itiraf ederken bile düzinelerce yalan söyler.Detaylar yumuşatılır, sahneler değiştirilir, figüranlar gizlenir.Bazı dostlar aklanır.İtirafçılar akıllıdır.Ayrıntıların toplamından ortaya çıkacak manzara , itiraf edilen o alelade gerçekten çok daha katlanılmazdır çünkü.
Büyük ve asıl yalan hep ayrıntılarda gizlidir, ve hiç bir zaman en içten itiraflarda dahi ortaya çıkmasına izin verilmez.Kimse ama hiç kimse gerçeğin tamamına katlanamaz.İçimizdeki en mert en cesur olanlarımız dahil.

" Çıplak gerçekler müstehcendirler.İşte bu yüzden giydirildikten sonra insan içine çıkarılırlar "
Kahpece seven kahpece aldatılır.
Ya mertçe seven ?
O enayi de mertçe aldatılır.

İtiraf, yepyeni ufak yalanlar söylenerek anlatılan eski bir yalandır.
Kadının yalanı , Yattım ama hiç zevk almadım.
Erkeğin yalanı, Yattım ama hiç zevk almadım.
Doğrusu , yatarken hiç olmasa bile muhakkak biraz iyidir.Ne kadın ne erkek başka türlü sürdüremezler bu işi.Sonraki suçluluk ve pişmanlık duyguları "iyiyi" unutturur sadece.

Ne doğrunun nede yalanın yüzde yüzü yoktur.
Ama ben yüzde seksen ve üstüne müteşekkir olmayı ; yüzde elli ve üstüne rıza göstermeyi ; yüzde otuz ile yüzde elli arasına katlanmayı öğrendim.Yoksa bir tek dostum yada sevgilim kalmazdı.
Yalan ise yüzde otuz ve altında başlar.
Gerçekleri hep çok iyi saklarız.Kimse merak etmesin.Sırlarımızı ise ele vermeyi işte bu yüzden göze alabiliriz.
Yinede itiraf etmek için seçilen sırlar , büyük bir aşkın küçük afrodizyaklarıdır.
Midede tutulan küçük yalanlar ise zehirleri.
Üstelik her kendini suçlu hissedenin aynı zamanda pişman olması gerekmez.Çünkü iyi işlenmiş bir günah sadece suçluluk getirir, pişmanlık asla.

Kadınlar için baştan çıkarıldıktan sonra ya iffetsiz bir o... diyecekler yada kullanılmış bir enayi.Genelde o... denmesi daha az yaralar çünkü sözde o... bir kadın gerçekten pişman bir kadından her zaman daha mutludur.

Kötü kız olmak ara sıra farkına varılan küçük bir günahtır , iyi bir kız olmak ise her zaman büyük bir pişmanlık.

Erkekler için ise ya edepsiz diyecekler ya da beceriksiz.Umarım edepsiz derler.Çünkü edepsizlik gizlice kıskanılan bir ayıptır ; beceriksizlik ise açıkca lanetlenen bir yüz karası.
Günahkarlıkla enayilik arasında bir seçim yapıldığında kadınların günahkarlığı seçmeleri akıllılıktır.Edepsizlikle beceriksizlik arasında bir seçim yapıldığında ise erkeklerin edepsizliği seçmemeleri enayiliktir.

Erkekler ve kadınlar affetmek ve unutmak konusunda da biraz farklıdır.Erkek çabuk unutur ama asla affetmez.Kadın derhal affeder ama asla unutmaz.
Aslında erkeklerde unutmazlar sadece hatırlarına getirmezler.
Kısacası ihaneti kimse unutmaz.Kimi hatırına getirir kimi getirmez.Getirenler mutsuz olurlar o kadar.
Hatırlamamaya çalışmak , işte bu hayatta erken kazanılması gereken iyi bir meziyettir.

İtiraf ederiz.Neden mi ?
Çünkü bizde aynı suçu işlemişizdir.
Affederiz.Neden mi ?
Çünkü bizde aynı suçu işleyebilirdik.
Unuturuz.Neden mi ?
Çünkü bizde aynı suçu işleyeceğiz.
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 232
Kayıt tarihi : 15/06/08
Nerden : Almanya

https://hicranli.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

İhanetle yıkılan aşklar Empty İhanetin adı göçmen bir kuşa verilmiş, Sadakatin adı ise; bir serçeye

Mesaj  Admin Cuma Mayıs 15, 2009 6:30 pm

İhanetin adı göçmen bir kuşa verilmiş, Sadakatin adı ise; bir serçeye

Göçmen kus bütün bahar ve yaz boyunca
Küçük köyün üstünde uçmuş serçeyle beraber
Küçük sinekleri, kurtları yemişler,
Kış yağmurlarıyla şaha kalkmış, derelerden su içmişler.
Masmavi gökyüzünde dans etmişler,
Çiçek açan ağaçlara konup, papatya tarlalarında gezmişler…
Birbirlerine söz vermiş kuşlar;
Ayrılmayacağız diye.
Ama kış gelmiş,
Göçmen kuş adına yakışanı yapmaya kararlıymış,
Serçe ise her zamanki gibi sadık
Ama sevgi de yabana atılmaz bir gerçek.
Ayrılık acı, ihanet kötüymüş serçe için
Yasamaksa önemli imiş göçmen için.
O, baharların tatlı eğlencesiymiş sadece
Gel demiş serçeye benle beraber…
Başka bir bahara uçalım.
Serçe ise burada bekleyelim demiş yeni baharı
Ama kış acımasızdır demiş göçmen,
Yasayamayız burada, aç kalır üşürüz
Serçe hayır demiş korunuruz kötülüklerinden kışın beraber
Göçmen inanmamış serçeye hayır demiş gidelim.
Serçe için gitmek nasıl bir ihanetse yaşadığı yere
Kalmakta aynı şekilde ihanetmiş sevgiliye
Ve karar vermiş sevgiyi seçmiş
Uçacakmış yeni bir bahara…
Göçmen ve serçe çıkmışlar yola,
Ama serçe zayıfmış,
onun kanatları uzun uçuşlar için değil.
Dayanamayacakmış bu yola
Oysa göçmenin kanatları güçlüymüş
Çünkü o hep kaçarmış kışlardan
Hep gidermiş zorluklarından kışın yeni baharlara
Bir fırtına yaklaşıyormuş.
Göçmen hızlı gidiyormuş fırtınadan, yakalanmayacakmış
Ama serçe iyice zayıf kalmış, yavaşlamaya başlamış
Göçmene duralım demiş artik.
Biraz dinlenelim
Göçmen itiraz etmiş, fırtına demiş, ölürüz.
Serçe çok fırtına görmüş, kurtuluruz demiş.
Ama göçmen yürü demiş serçeye
birazdan okyanuslara varacağız
Serçe sevgisine uymuş ve
peşinden son bir gayretle gitmiş göçmenin
Birazdan varmışlar okyanusa
Kurtuluşuymuş bu büyük deniz
Göçmen için çok iyi bilirmiş buraları
Ama serçe ilk kez görüyormuş ve sanki
Gökyüzünden daha büyükmüş bu yeni mavi
Serçe artık dayanamıyormuş,
Son bir sevgi sesiyle seslenmiş göçmene
Artik gidemiyorum…. Göçmen serçeye bakmış,
Bakmış ve devam etmiş……..
Okyanus çok büyükmüş, serçe ise çok küçük
Serçenin sevgisi de çok büyükmüş ama göçmen çok küçük…
Mavi sularında okyanusun bir minik SADAKAT …
Yeni bir baharın koynunda koca bir IHANET..


alıntı
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 232
Kayıt tarihi : 15/06/08
Nerden : Almanya

https://hicranli.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz